About me

365 Dün

Silgi kullanmadan resim çizebilme sanatına ‘hayat’ denir diye bir söz vardır . Öyleyse birçok insanın hayatı , çoğunlukla kalem tutmayı bilmeyen ve hiçbir zaman öğrenememiş de olsa renklerden bir karmaşa yaratıp ‘sanat eseri’ ortaya koyduğunu düşünen beceriksiz ressamlardan oluşur . Çünkü önce çizer sonra da silemediğimiz için karalarız büyük bir keyifle çizdiklerimizin üzerini . Yazar karalarız ; yazıp çizer , beğenmez yine karalarız .... Bir bakıma karalama defterlerimizden de farkı kalmaz bu yüzden hayatımızın .... Renklerin tanımını bile bilmediğimiz , aslında renklerin hiç var olmadığını idrak bile edemediğimiz için de tuvallerimiz tam ortasından ‘cart!’ diye yırtılmaya veya buruşturulup kırıştırılıp çöpe atılmaya layık olur ! Sonra da yetmişli yıllarımıza geldiğimizde sallanan sandalyemizde otururken ‘neden iyi bir hayat yaşayamadığımızı’ düşünüp dururuz ...

Peki ben ne mi yapmaya çalıştım silgi kullanmadan resim yapmaya çalıştığım hayatımda ? Önceleri çizip karalamamak için , tuvalimin kirlenmemesi ve siyahlara bürünmemesi için yazıp çizmekten uzak duranlardan ve kalemi bile eline almaktan korkanlardan olmayı seçtim . İlla ki çok gerekli olmadıktan veya gereğini hissetmedikten sonra bir şeyi çizmemeyi tercih ettim . Sonra baktım ki hayat , derslerini çalışmayan yaramaz öğrencilerin sınav sonunda öğretmenlerine mahcup bir şekilde teslim ettikleri bomboş bir kağıttan yada yalan yanlış iki cümleden ve adımızı soyadımızı yazmaktan ibaret de değil , bir resim çizmeye karar verdim . Portre çizenlere hayran kalan ben , sadece yan yana getirilmiş portrelerden oluşan bir resim yapmaya çabaladım yaşadığımı sandığım her zaman ... Adı ‘mutlu insanlar’ olacaktı portrelerden oluşacak resmimin ... Her daim gülmeyi başaracaklardı tuvalime aktarılmış suretler . Hepsi birbirine sıkı sıkıya sarılacak ve samimi olacaklardı . Aralarında benim de yüzüm olacaktı ancak bir tuvaldeki en üzgün, en kırgın, en bedbaht insan yüzü benim portrem, benim yüzüm olacaktı . Elbette ki bir parça da hüzünleri olacaktı portrelerimdeki ‘gülen yüzlü’ insanlarda ancak hüzünleri hayatı daha net öğrenmelerine sebep olacaktı ... ‘di’li geçmiş zaman takısı kullanmak cümlelerimde hiç sevmediğim ancak en çok kullandığım unsurdur maalesef . ’Olacaktı’’ diyorum çünkü başaramadım , resmimin sanat eseri olmasını bekleyemezdim elbette ama güzel bir çöp adam resmi bile yapamadım . yaptığım portrelerdeki yüzler ise hep üzgün, hep kırgın, hep bedbaht insanların yüzleri oldu . Aralarında benim de yüzüm vardı ancak bu tuvaldeki ‘her şeye rağmen en umutlu’ , ‘tüm savaşlara rağmen hiç eğilip kırılmayan’ , yalansız ve en gururlu insan yüzü benim portrem, benim yüzüm oldu . Sonra da atmaya kıyamadığım, yırtmaya gönlümün el vermediği tuvalimi kimsenin elinin ulaşamayacağı bir yere kaldırıp tozlanmaya bıraktım . Aradan bir portre daha çizilebilecek kadar zaman geçti her şey geçmişte kaldı ...

Geçmişte kalıyor her şey ... Yaşanan iyi, kötü, güzel, çirkin, acı, tatlı, unutulmayan, tüm anılar geçmişte kalıyor . Bir çoğu ise hafızamızın derinliklerinde kaybolup gidiyor ve bir olay onu su yüzüne çıkartmazsa orada ömrümüzün sonuna dek kalıyor ...

Gazete sayfasında bir yazı gördüm geçen gün ve benimsedim bu yazıyı :

‘’Hayat 365 dündür’’

Yaşanan her ne olursa olsun dünlerde kalıyor biz istemesek ve o anı hep yaşamayı istesek de ... Bize bağlı yada bağımlı da değil zaman . Biz kimi anları durdurmayı veya hızlandırmayı istesek de ‘zaman’ başına buyruk bir şekilde sabit hızıyla ilerliyor . Ama bazen bizler zamanın hızına yetişemiyoruz ve ne geleceğe ulaşabiliyor, ne de ‘bu gün’ diye tabir ettiğimiz zaman dilimini yaşayabiliyoruz . Elimizde avucumuzda sadece ‘dün’ler kalıyor ve sadece ‘dün’leri doyasıya tıkanasıya yaşıyoruz ... Ama bize ‘dün’ler lazım değil , ‘dün’lerden 365 tane var zaten ! Bize bugünler ve yarınlar lazım . Yarınlarımızı ise biraz daha renk bilgisiyle, biraz daha resmimize odaklı ve biraz daha içtenlikle çizersek güzel portreler, güzel resimler yapacağımızdan eminim .

Biliyor musun , korkmuyorum artık tuvalimi karalamaktan , itina göstersek de berbat oluyor neticede . Biz batırmazsak o tuvali , birileri elindeki mürekkebi döküveriyor tuvale . Ama buna oturup ağlamakla zaman geçiremem yada belirli belirsiz şeylere sığınıp pes edemem ! Öyleyse o en kötü çizgilerden, yan yana en kötü haliyle gelmiş o renklerden, kirlenmiş tuvalden yararlanabileceğim, yapabileceğim ve yeteneğimin el verdiği en iyi şekilleri yapmaya karar verdim . Şimdi yeni bir resme başladım . Bu defaki resmimin adı : 365 yarın ...

Share on Google Plus

About fatxora

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.

0 yorum: