Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın....
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık...
Asla ve asla eleştirmek değil ; haşa – bu kalem yılların güçlü şairini, ülkenin nadir sesi Atilla İlhan’ı eleştirecek kadar büyük ve keskin değil ! Büyük üstada yollanıyor bu satırlardan onur ve yüceleme .... Ama soruyor insan yine de kendi kendine, içimdeki küçük meraklı düşünüp duruyor böyle bir şey nasıl olabilir diye : dahil olabilir ki ayrılıklar sevdaya ? Dökülmüş kovalar dolusu gözyaşı , dökülmeye hazır ve nazır onlarcası ... Yapayalnız geçen onca gün, daha doğrusu onca ömür – çünkü ayrılıkta bir gün bir ömür ! Her gece düşünde onu görüp ona uyanılan her gün – en doğru tanımıyla onsuz güneşin doğması bir anlam kazanıyorsa eğer ; onsuz geçen her gün ! Dahil edebilir mi ayrılıkları sevdaya ?!
Bir defter dolusu yazılan sessiz sitem ve adının baş harfiyle başlayan onlarca şiir ... Yastıkta bulunan onun saçına benzer saç teli veya yolda giderken çarptığın onu andıran ancak ondan çok çok uzak ‘af edersiniz’ diyen bir kadın ... Onun gibi gülümseyen ve her gülümseyişte ‘o ayrıldı senden’ yargısını vurgulayan bir diğeri ... Dahil olmasına izin verir mi ayrılıkların sevdaya ?!
Radyoda çalan sessiz bir ayrılık şarkısı ... Her melodi onu anımsatırken ve her söz sanki şarkıcı tarafından bizzat ona yazılmış gibiyken ... Şarkıcı ona benden daha aşıkmış gibi gelince de bir hışımla radyonun sesi kısılırken .... Dahil mi yani ayrılıklar sevdaya ?!
Acaba gelecek mi diye simit üzerindeki umut kırıntısıyla beklerken ve parçalı bulutlu gözler küçük bir kayıktaki kara görmeye özlemli bir gözcü gibi onun yollarını gözlerken... Günler, aylar hatta yıllar böyle geçip de son nefeste bile boyun eğmeyip ‘bir gün gelecek’ derken .... Ayrılıklar dahil oluyor mu ki sevdaya ?!
Burkulan yaralı bir yürek , hele ki aşktan fırtınayla ayrılmışsa ... Çok yaralar almış veya kapanmaz yaralar açmışsa ! ‘’Şimdi olmaz ya belki de beni anıyordur, cümlelerine biraz kızgınlık biraz da nefret katıyordur’’diyen karamsar düşüncelerin oluşturduğu yağmur bulutları eksilmiyorsa tepemizden ... Nasıl dahil olabilir ki ayrılıklar sevdaya ?!
Yeniden başlamanın zorluğu ve ‘gel her şeye yeniden ve sil baştan başlayalım’ diyecek tanıdık tatlı bir sesi duymanın imkansızlığı , geçmişe dönmek isteyip de zamanın ölüme giden bir ok gibi hep ileri gittiğini çok sonraları anımsamanın pişmanlığı , çevrende ise sadece ‘onu çok seviyorum, onsuz yaşayamam’ dediklerini duyacak ancak cevap vermeyecek duvarların varlığı , unutamamanın ve çoktan unutulmuş olmanın derin ve dilsiz acısı dahil olmasına asla müsaade etmez ayrılıkların sevdaya ...
Dahil olsalardı ayrılıklar sevdaya ne anlamı kalırdı ki vuslatın? Öpüşmelerin anlamı kalır mıydı ayrılıklar ve yasaklar arzuları susatmasaydı ... Güçlenmezdi aşklar ve hatalar görünmezdi ayrılıklar olmasaydı ... Neticesinde sevdalar sevda , ayrılıklar ayrılıktı ....
Ama soruyor insan yine de kendi kendine, düşünüp duruyor böyle bir şey nasıl olabilir diye : Bıraktıysa kalbini giden sevgili kalabilende ; veya ‘geleceğim son nefeste’ diye bir cümle tükettiyse ayrılığın ilk nefesinde ... işte o zaman dahildir sevdaya ayrılıklar ! İşte o zaman büyük şair davasında sonuna kadar haklı çıkar .
Ancak küçük bir alevle yakılıp yıkıldıysa tüm gemiler , gururun ayakları altında kana susamış bir diktatör edasıyla ezilmişse değerler , kalplere sokulmuşsa ‘haklılığını savunduğumuz düşünceler’ görünümündeki ucu sivri, belki de ölümcül hançerler ... Boşa akıp gitmişse ve bırakmışsa seveni yalnızlığın koynunda seneler ... Dahil olmamalıdır kanaatine varırım ayrılıklar sevdaya !
Ayrılıklar Sevdaya Dahil mi?
Reviewed by fatxora
on
06:52
Rating: 5
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder