Sitem değil , kızgınlık değil ! Biraz kırgınlık var ancak sana dargın kalmak da mümkün değil . Unutmuşsundur belki diye ; hatırlatmak babında ... Gelebilir tabii ki her insanın dalgın bir anına . Hani darılma gücenme de bir kez daha söyleyeyim diyorum , ihtiyacım olmasa söylemem biliyorsun ! Bir ben borcun var bana !
Sulu göz bir adam oldum senin yüzünden . Neredeyse yirmidört saat açık kalmış soğuk su musluğu gibi gözlerim . Burnumunsa belediye hortumundan farkı kalmadı . Kağıt mendil masrafım da arttı . Ben böyle biri değildim . Ben mi ağlayacaktım ?! Gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünü yoktur gören ! Daha doğrusu gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünü ‘yoktu’ gören ... Bu ben olmadığıma göre bir ben borcun var bana ...
‘Bu kalp seni unutur mu’ şarkısını dinleyemiyorum senin yüzünden . Çünkü unutamayacağımı biliyorum yıllar geçse de üstünden ... Bir anda yerimden kalkıyor ve hayalini kollarıma alıyorum bu şarkıyı dinlerken . Sonra da elimi beline atıp dans etmeye başlıyorum hayalinle . Gözlerine bakıyorum , arada bir de dudaklarına ... İçimden geçiyor ve şarkının o andaki sözlerine vokal yapıyorum şarkı söylemek için yaratılmamış titreyen sesimle ... Bu sesi duyunca gülümsüyor hayalin , ben de gülümsüyorum gülümsese bile hayalin ... Gülümseyiş değilse de o anda hissettiğim yalnızlık ürpertiyor içimi . Bir bakıyorum ki yoksun , hayalin de yok oluyor kollarımdan . Bir ben kalıyorum odamda bir de Fikret Kızılok’un sözleri : Bana aşkı veren sendin, sonra alıp giden sendin .... Bir şarkı ince bir nakış gibi mi derinden işleyecekti taş kesilmiş yüreğime ? Bu yürek benim olmadığıma göre bir ben borcun var bana ...
Daha güçlüydüm eskiden , özellikle de korkmazdım gecelerden ! Daha cesurdum , kaybetmekten – öncelikle de seni kaybetmekten – korkmuyordum ! İstediğim anda istediğim bir şeyi yapmaktan zevk alıyordum , istediğim anda istediğim şeyi yapamadığımdan ötürü çıldırmıyordum ! Deli doluydum , bir köşeye çekilip sessizce oturamıyordum ! Bedenimin en uç noktasındaki küçücük hücresine kadar özgürdüm , özellikle de aşka bile bile tutsak olmuyordum ! Evet, ben değilim bu ! Hem de senin yüzünden !! Uyarırım , bir ben borcun var bana ...
Aynaya baktığımda gördüğüm şey ; yüzünün rengi atmış, yanakları içine çökmüş , senin adını anmaktan ve ‘gel’ diye yalvarmaktan dudakları çatlamış , ağlamaktan gözlerinin altı mosmor olmuş, gözlerinin feri sönmüş, bakışlarının alevi küle dönmüş, kaşları kararlılığın değil kararsızlığın ifadesinde biçimsizce biçimlenmiş, saçları de en az yüreği kadar karışmış ve dağılmış bambaşka biri . Ben bu adamı bir daha görmek istemiyorum aynamda ! Çabucak istiyorum , bir ben borcun var bana ...
İstemeden de olsa kalbimi aldın , sonra benliğimi benden aldın , bu da yetmezmiş gibi gündüzlerimi gecelerimi aldın . Şikayetname değil bu , feda olsun uğrunda ama ... Her şeyin bir bedelinin olduğu bu dünyada sana verdiğim onca şeyin karşılığında senden istediğim bir avuç sevgiyi bana vermedin ! Zamanla da faize bindi tabii, önce aşkını, sonra seni, sonra da hayatının tümünü istemeye başladım . Onları da bana çok gördün ya ... Şimdi tek bir şeyi istiyorum senden ; bir dilek olarak anla yada bir rica . Sitem değil , kızgınlık değil ! Biraz kırgınlık var ancak sana dargın kalmak da mümkün değil . Unutmuşsundur belki diye ; hatırlatmak babında ... Gelebilir tabii ki her insanın dalgın bir anına . Hani darılma gücenme de bir kez daha söyleyeyim diyorum , ihtiyacım olmasa söylemem biliyorsun ! Bunu en kısa zamanda öde lütfen ; bir ben borcun var bana ...
Bir BEN Borcun Var Bana
Reviewed by fatxora
on
06:44
Rating: 5
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder